Her yıl Ramazan ayı, sadece dini bir sembolizm değil, aynı zamanda ekonomik ve sosyal geleneklerimizin devam ettiği bir dönemdir. Üstünden 92 yıl geçmiş olan bir gelenek, Türkiye’nin çeşitli bölgelerinde hala hayat buluyor. Bu gelenek, özellikle ramazan ayında tezgahta yerini alan kalfa tarafından sürdürülüyor. Aileler, Ramazan boyunca işsiz kalmamak için hem üretim yapıyor hem de birbirlerine destek oluyor. Ancak, bu gelenek sadece işsizlik kaygısının ötesinde, aynı zamanda komşuluk, yardımlaşma ve dayanışma kavramlarının yaygınlaşmasına da katkıda bulunuyor.
Ramazan ayı, toplumumuzda özellikle de yiyecek ve içeceklerin bolca tüketildiği bir zaman dilimidir. Bu dönemde su böreğinden güllaç’a kadar birçok lezzet öne çıkıyor. Bu lezzetlerin çoğu, aile işletmeleri tarafından hazırlanıyor ve kalfaların emeğiyle tezgahlarda yerini alıyor. 92 yıllık bir geçmişe sahip olan bu gelenekte, ustalar genellikle oğullarını veya akrabalarını kalfa olarak yanlarına alıyor. Bu şekilde sadece işlerine sahip olmakla kalmıyor, aynı zamanda nesiller arası bilgi aktarımını da sağlıyorlar. İşte bu nokta, zanaatın ve ancak asırlar boyu süregelen ustalığın kaybolmasının önüne geçiyor.
Kalfalar, Ramazan ayı boyunca aile bütçesine katkı sağlamak amacıyla bu geleneği sürdürüyorlar. İşgücü eksikliği, sadece kalfaların değil, aynı zamanda tüm ailelerin gelirlerini de olumsuz etkileyebilir. Bu durumu göz önünde bulundurarak, aileler birbirlerine sosyal dayanışma oluşturarak mevcut iş gücünü artırma yoluna gidiyorlar. Ramazan ayı boyunca hem iş gücü oluşturuyor hem de toplumun ihtiyaçlarına cevap veriyorlar. Tezgahlarda çalışan kalfalar, sadece maddi anlamda değil, aynı zamanda manevi anlamda da huzur buluyorlar. Komşular arasında bu dayanışma ve yardımlaşma duygusu, Ramazan’a ayrı bir anlam katıyor.
Sonuç olarak, 92 yıl boyunca süregelen bu gelenek, sadece yiyeceklerin bir arada sunulması değil, aynı zamanda toplumsal bağların güçlenmesi için de önemli bir zemin oluşturuyor. Kalfalar, hem iş bulma kaygılarını gidermek hem de aile bütçelerine katkıda bulunmak için cesurca çalışırken, aynı zamanda ailelerinin değerlerini ve alışkanlıklarını gelecek nesillere taşıyorlar. Her Ramazan, bu geleneksel üretim süreci, sadece aileler için değil, toplumun tüm kesimleri için önemli bir dayanışma ve birliktelik kaynağı olmaya devam ediyor.