Son günlerde gündemi sarsan bir dolandırıcılık olayı, "hisseli tapu" söylemiyle gerçekleştirilen 100 milyon liralık bir skandalı ortaya çıkardı. Kendi mülklerine ortak olacaklarına dair vaat edilen tapular, birçok kişinin hayallerini yok etmekle kalmadı, aynı zamanda büyük bir maddi kayba da yol açtı. Silah gibi işleyen bu dolandırıcılık çarkının nasıl işlediği ise merak uyandırıyor.
Hisseli tapu, aslında mülk sahibi değilken mülkü veya mülk üzerindeki hakları devralmayı vaadediyor gibi görünen bir dolandırıcılık yöntemi. Dolandırıcılar, genellikle bir araya geldikleri gruplarla, yatırım fırsatları olarak sundukları sahte tapu belgeleri üzerinden insanları kolayca kandırabiliyorlar. Özellikle sosyal medya ve dijital platformlar üzerinden yürütülen reklamlarla, insanların dikkatini çekmeyi başaran dolandırıcılar, victimlerini yüksek kar vaadiyle çekiyorlar. İşin doğası gereği, dolandırıcıların yaptıkları genellikle bu tapuların gerçekten mevcut olmadığı ya da üzerinde tapu kaydı olmayan arsa ve arazilerle sınırlıdır. Bu durum, insanların uzun dönemli bir yatırım yaparken yaşacakları sıkıntıları görmezden gelmelerine neden oluyor.
İstanbul'un çeşitli semtlerinde yürütülen hukuksuz işlemlerle, toplamda 100 milyon lirayı bulan bir dolandırıcılık hikayesi yaşandı. Hisseli tapu internet üzerinden satılmaya başlandığında, dolandırıcılar insanların hislerine hitap etmekte oldukça başarılı oldular. Mülk sahiplerinden aldıkları paraları, sahte sözleşmelerle örtbas eden dolandırıcılar, kurbanlarını daha da derin bir tuzağın içine çekiyorlar.
Dolandırıcılık olayı, özellikle mülk yatırımları yapan kişilerin güvenini kırmaya yönelik bir planın parçası olarak görülüyor. İnsanlar, çeşitli park ve yeşil alanlar gibi kamuya ait arazilerin bile hisseli tapu ile satışa sunulabileceğine dair yanıltıcı bilgilere maruz kalıyorlar. Bu durum, hem ekonomik kayba hem de insanların duygusal olarak zarara uğramasına sebep oluyor.
Dolandırıcıların kullandığı bir başka yöntem ise, sahte tanıklar ve referanslar oluşturmak. Müşterileri ikna etmek adına, dolandırıcılar, daha önce müşteri olan insanlarla kendilerini tanıştırarak güvenilir imajlarını pekiştiriyorlar. Bu tür yaklaşımlar, dolandırıcılığı daha da derinleştiriyor ve insanların suçlamalardan kaçmasını sağlıyor. Hisseli tapu dolandırıcılığına karşı vatandaşların alacağı önlemler ise oldukça basit: kesinlikle tanımadıkları kişiler veya firmalardan mülk edinim işlemleri yapmamalı, atopalarına dair resmi araştırmalar yapmalı ve her zaman yasal bir avukatla çalışmalılar.
Bu tür dolandırıcılık vakaları, son yıllarda artış gösterirken, yetkililerin bu konuda daha çok caydırıcı önlemler alması gerektiği de ortada. Dolandırıcılığı önlemek için sadece bireylerin değil, devletin de harekete geçmesi gerekiyor. Yalnızca ekonomik olarak değil, toplumsal güvenin sağlanması açısından da bu tür dolandırıcılıklara daha sert cezalar verilmesi, dolandırıcılığın önünü keseceği düşünülüyor.
Yüzyüze görüşme, resmi belgeleri kontrol etme ve güvenilir kaynaklardan bilgi alma gibi vakur adımlar, insanların dolandırıcılık hikayelerinin birer kurbanı olmalarına engel olabilir. Yaşadığımız bu sarsıcı dolandırıcılık hikayesi, insanların güvenli yatırım yapma konusundaki bilinçlerini artırmak zorunda olduğunu göstermektedir. Hisseli tapu dolandırıcılığının çözümü, bilinçlenmiş bir toplum ve etkin bir yasal süreçten geçmektedir.
Sonuç olarak, dolandırıcılar tarafından tuzağa düşen vatandaşların yaşamları değişiyor ve ekonomik kayıplar meydana geliyor. Bu tür dolandırıcılıkların yaygın hale gelmesi, sadece bireysel değil, toplumsal bir sorun haline geliyor. Herkesin bu konuda dikkatli olması, gerekli önlemleri alması ve dolandırıcılık hikayelerine karşı farkındalık yaratması gerekiyor. Şu an için, "hisseli tapu" gibi sahte vaatlere kanmamayı öğrenmek, yasalar çerçevesinde korunmak, dolandırıcılara karşı alınacak en önemli tedbirler olarak öne çıkıyor. Bu tür dolandırıcılık olaylarının tekrar yaşanmaması için toplumun her kesiminin sorumluluk alması gerekir.