İstanbul ve çevresindeki iller, 28 Ekim 2023 tarihinde meydana gelen şiddetli bir depremin etkisi altında kaldı. Merkez üssü Marmara Denizi olarak belirlenen bu deprem, büyüklüğü ve yaygınlığıyla bölgedeki sakinleri endişeye sevk etti. Depremin hemen ardından sosyal medya platformlarında yer alan paylaşımlar ve haberler, halkın bu olay karşısındaki tepkilerini hızla yaydı. Uzmanlar, Marmara Bölgesi'nin sismik açıdan aktif bir bölge olduğunu belirtirken, olası etkilerini değerlendirdi.
Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi'nin verilerine göre, depremin büyüklüğü 6.2 olarak ölçüldü. İlk belirlemelere göre, depremin derinliği 10 kilometre olarak kaydedildi ve bu da sarsıntının yüzeyde hissedilme şiddetini artırdı. İstanbul'dan Uşak'a kadar pek çok ilde hissedilen sarsıntı, hem bina sakinleri hem de iş yerlerinde çalışanlar arasında korkuya neden oldu. Yerel saatle 14:23’te meydana gelen deprem, özellikle İstanbul'un Anadolu ve Avrupa yakalarında yoğun bir şekilde hissedildi. Ayakta durmakta zorlanan birçok insan, acil olarak dışarıya çıkma yolunu tercih etti.
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, depremin ardından yaptığı açıklamada, "Bütün ekiplerimiz sahada, herhangi bir olumsuzlukla karşılaşmamak için hazır bekliyoruz." dedi. Ayrıca, İstanbul Valisi Davut Gül de güvenlik önlemlerinin alındığını ve hasar tespit çalışmalarına başlandığını ifade etti. Deprem sonrasında yerel yönetimler, sağlık ve güvenlik birimleriyle koordineli çalışarak, halkın güvenliğini sağlamak için seferber oldular.
Deprem sonrası bölgede hasar tespit çalışmalarına hız verildi. İlk belirlemelere göre, bazı binalarda çatlaklar oluştuğu ve küçük çaplı hasarların meydana geldiği bildirildi. Özellikle eski yapılar bu tür doğal afetlere karşı daha savunmasız durumda. Uzmanlar, binaların depreme dayanıklılığının önemi üzerinde durarak, "Marmara Bölgesi, depremler açısından geçmişte çok sayıda yıkıcı sarsıntı yaşamıştır. Bu nedenle bu tip doğal olaylara yönelik hazırlık yapmak, binaların güçlendirilmesi esastır" şeklinde değerlendirmelerde bulundular.
Kuruluşlar, yapılacak araştırmalar ve tespit çalışmalarının öncelikli olarak güvenliği artıracak şekilde ilerlemesi gerektiğini vurguladı. Depremin ardından birçok vatandaş güvenli alanlara yöneldi ve acil hizmetlerin sağlanması için çeşitli yardımlar yapılmaya başlandı. Sağlık ekipleri, hastanelerde önceden düzenlenmiş acil durum planları doğrultusunda hızlı bir şekilde hizmet etme yoluna gitti. Bu gibi durumların toplum üzerinde yarattığı korku ve hüzün, uzmanlar tarafından "Afet sonrası psikolojik destek süreci" ile yönetileceği belirtildi.
Sonuç olarak, Marmara Bölgesi'nde gerçekleşen bu son deprem, halkı bir kez daha sarsarken, sismik aktivitelerin ne kadar önemli olduğunu gözler önüne serdi. Depremlere hazırlıklı olmanın, binaların değerini ve güvenliğini artırmanın zamanı geldi. Halkın bilinçlenmesi için yapılacak eğitimler ve bilgilendirmelerin yanı sıra, kamu düzenlemelerinin de hızlandırılması gerektiği kanaati ağır basıyor. Deprem gerçeğiyle yüzleşirken, yaşanan bu olay, önümüzdeki süreçte daha sağlam ve güvenli yapılar inşa etme adına bir fırsat olarak değerlendirilmelidir.